KELİME,ANLAM VE METİN İLİŞKİSİ ÜZERİNE MUHTEVANIN ANLAŞILMASI - 2
- Durr'ül Efkar
- 21 Ara 2018
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Ara 2018
21.12.2018 Rıdvan Karaman*
Bahsettiğimiz üzere önceki yazımızda kelimelerin manalar üzerine etkilerinden ve bu manaların ise direkt olarak hayatımıza, düşünce yapımıza ve bir yönden de inançlarımıza nasıl etki ettiği bağlamında giriş yapmıştık bu yazımızda ise bu konuyu daha etraflı işlemek istiyoruz.
Bazı sahalarda yazı yazmak, düşünce serd etmek(ortaya koymak) [1], bazı sahalara göre daha zordur. Mesela inanç bahsi işlenen konular ve yazılar bu alana girmektedir. Ağızdan çıkan her sözü yerince ve iyice tartıp nereye ulaştığını bilmek zorundasınızdır ve buna bir parantez olarak ise kullandığınız kelimelerde de dikkatli ve seçici olmalısınızdır. Mesela örnek verecek olursak ‘’ îman’’ kelimesi ile ‘’inanç’’ kelimesi arasındaki fark nedir ya da birbirleri yerine kullanılabilir mi diye bir soru sorsak? Îman Arapça bir kelime olup [Âmene][2] kökünden gelip itimat etmek, güvenmek, kabul etmek, emin olmak gibi anlamlara gelir. İnanç ise Türkçe bir kelime olup Arapça karşılığı [îtikâd] tır ve inanmak, tasdik etmek (doğrulamak), bağlanmak gibi anlamlara gelir.
Şimdi karşılıklı konuşan A ve B şahsının olduğunu varsayıp bunların aralarında geçen diyaloglarını tahlil (analiz) edelim. ‘’A’’ şahsı soru soran ‘’B’’ şahsı cevap veren olarak düşünürsek;
A: Allah’ın varlığına inanıyor musun? B: Evet, inanıyorum.
A:Allah’ın varlığına îman ediyor musun? B:Evet, îman ediyorum.
A:Dünya’nın döndüğüne inanıyor musun? B:Evet, inanıyorum.
A: Dünya’nın döndüğüne îman ediyor musun? B:Hımm, düşünmem lazım!
Örnekte de gördüğünüz üzere aslında derinlemesine düşündüğünüzde kelimelerin manalarının derin anlamlar ve muhtevalar (içerikler) içerdiğini görmek mümkündür. Mesela İslam dîninin îman esaslarına baktığımızda da bunu görmekteyiz.{Allah’a iman, Meleklere iman, Peygamberle Îman vb.} Îman ve inanç kelimesini aynı anlamlarda kullanan âlimlerde olmuştur ama biz böyle bir farkındalığa dikkat çekmek istedik.
Mesela başka bir örnek ve önerme üzerinden gidecek olursak ; ‘’açık’’ ve ‘’seçik’’ kelimelerinin mâhiyeti (ne olduğu)[3] nedir dersek; çoğu zaman deriz ki aynı anlam yerine kullanıyoruz ama vereceğimiz örnekten sonra bunun da farklı olduğunu anlayacağız ve buradan yola çıkaraktan hayatımızın diğer alanlarda kullandığımız kelimeleri düşünerek ve seçerek kullanacağız.
Mantık ilminde bir takım önerme kuralları vardır. Bunlardan; doğru önerme ve yanlış önerme kavramları öne çıkar. Mesela;
-Ay, Dünya’nın uydusudur. Bir önermedir ve doğruluk değeri, “doğru”dur.
-Bir gün, 83 saattir. Bir önermedir ve doğruluk değeri, “yanlış”tır.
Şimdi bu verilerden yola çıkarak;
Açıklık ve seçiklik demek [efradını câmî agyârını mani' kılmak demektir.] Yani bir objenin bir özelliğini söylemek açık bir cümle , diğer objelerden ayıran özelliğini söylemek seçik bir cümledir.
Mesela; Balık nefes alır. Bu cümle "açık'' , ama balık solungaçlarıyla nefes alır dediğimiz zaman "seçik" olur.
İlk başta okuduğunuzda ya da baktığınızda belki bunlar kelime oyunu ya da bir takım felsefi sözler gibi gelebilir ama işi irdelediğinizde sorunsallaştırdığınızda [sorun sallaştırmak bilgi edinme türlerindendir, yani kendi içinizde bir nevi sorun gibi algılayıp onun üzerinden çözüm üretmeye çalışmaktır günümüzde maalesef kaybettiğimiz özelliklerdendir.] böyle olmadığını aksine ne kadar zevkli bir yolculuk olduğunu anlayacak ve bu yolculuğun tadını çıkaracaksınız.
Bu bölüme kadar zamanımızın el verdirdiğince ve sadrımızdan(yürek) [4] satırlarımıza sudur eden (çıkan) yazıları asıl konularımıza geçmeden önce şu şekilde özetlemek mümkündür. Her bir ilmin ve bilimin kendince bir usul ve metodolojisi varsa din ve dîni ilimlerinde kendine has bir metodolojisi vardır. Bu konularda halis(güzel) bir niyet ile araştırma ve anlama faaliyetinde bulunmak isteyenler önce bu konular dairesinde az da olsa bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bu konuların örnekleri Hadis, Tefsir vb. alanlar için ileride verilecektir. Belki de en önemli ve baş şart ilime ve âlime gösterilen saygı olacaktır.
Bir somut örnek verecek olursak;
-Doktora gittiğimiz ve hastalığımızı öğrenmek istediğimiz zaman o bize bilim dilinde bir kaç açıklama ve izahat (izah etmek) yapacaktır. Biz direk olarak bunu anlayabiliyor muyuz? Hayır. Gidip bilen birine soruyoruz nitekim Ayet-i Kerimede: [Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?] [5] buyrulmaktadır. Onun için biz ne kadar doktora ‘’Yâ! Doktor bey konuştuğunuzdan bir şey anlamıyorum ve anlamadığım için siz yanlış konuşuyorsunuz’’ demiyorsak bu konular içinde aynı düşünceye sahip olmalıyız. Istılâhi [Bir ilim veya mesleğe âid kelime ] terimlerle karşılaşınca manasını anlamaya çalışmalıyız tıpkı hastane de Nöroloji kelimesini görüp te yadırgamadığımız ve onu anlamak için soruşturduğumuz gibi çünkü bu bir Istılâhi kavramdır ve özellikle yazılarımızda böyle farklı ve orijinal kelimeleri kullanıp farkındalık oluşturmak istiyoruz.
Başka bir örneği de şu şekilde verilir ki;
-Hastalığımızın teşhisi sonrası mesela böbrek hastalığı, bunun ameliyatını kendimiz yapamadığımız gibi kendimizi emin ellere teslim ediyorsak bir ilmi öğrenmek konusunda da güvenilir ve işin ehli olan kaynaklara yönelmeliyiz. Tabi bu söylediklerimizin hepsi iyi niyetli anlamaya çalışanlar için geçerlidir.
İnşallah gelecek yazılarımızda görüşmek dileğiyle güzel günler sizin olsun.
---------------------------------------------------------------------
* Pamukkale Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
[1] İleri sürmek, öne sürmek, ortaya atmak; belirtmek
[2] (Âmene) آمَنَ: Bu kelime Arapça olup güvendi, iman etti, inandı vb. anlamlar içerir. (İman) اِيَمان kelimesinin köküdür.
[3] Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, iç yüz
[4] Yürek, kalp, göğüs, kalbin bulunduğu üst kısım.
[5] Zümer 9
Comments