Endüstri 4.0 Ve Fırsat Pencereleri
- Cüneyt Keskin
- 16 Ara 2018
- 2 dakikada okunur
Endüstri 4.0 meselesi ile alakalı Türkiye'de, özellikle yazılımcılar ve mühendisler tarafında bir ilgi mevcut. Fakat bu ilginin yetersiz ve devlet teşvikleri bakımından da desteksiz olduğunu söylemek mümkün(bildiğimiz kadarıyla). İktisatçılar ise birkaç akademisyen dışında bu konuya oldukça uzak. Birinci, ikinci ve üçüncü sanayi devrimlerini işleyen hocalarımız bulunuyor ve hatta buna Endüstri 4.0'ı da ilave ediyor. Belirtmek gerekirse, bu yazıda benim amacım ilk yazı ile ilişkilendirerek; kısaca özetlemek ve bu bahse son vermek.
Endüstri 4.0; yapay zeka özelinde robotların üretimde ana faktör olduğu, nesnelerin internete sahip olması ve birbiriyle 'insiyatif ve seçim bilinciyle' irtibata geçmesi, üretimin dijitalleşmesi gibi ana unsur özelliklere sahip. Bu unsurlar, üretim ilişkilerini ve üretim düzeyini doğrudan etkileyecek cinste. Bunun yanında üretim faktörleri arasında devrim niteliğinde bir değişime sebep olacak: Fonksiyonel gelir dağılımında yeniden dağılım... İş sahasında istihdamı kabul görecek işçiler, beşeri/entellektüel sermaye cinsinden işçiler olacak. Bu demektir ki vasıfsız işçiler makina kırıcılığı yerine robot kırıcılığına soyunabilecek. Robottan kastım sadece insan karoserisine sahip yaratıklar değil; bir kamyon yahut vince de benzese yapay zekayı haiz demir yığınları... Elbette bu devrim de maalesef dış menşeli. Yani üreticisi olmadığımız bir süreçle yeniden karşı karşıyayız. Bu noktada yapılacak yegane şey, devlet, sanayi ve üniversite kesiminin üst düzey bir konsorsiyum oluşturmasıdır. Bu şura şimdiye kadar oluşturulan tüm meclislerden daha nitelikli bir heyet olmalıdır. İçerisinde yazılımcıları, mühendisleri, bürokratları, iktisatçıları, alanında en yetkin ilgili akademisyenleri... barındırmalıdır.
Fırsat Pencereleri yaklaşımındaki ikinci pencereye dönersek. yapay zeka üretim araçlarını kullanacak olan ülkelerin, hem mevcut sermaye yönünden batık bir maliyete hem kurumlarını yeni düzeye evirme açısından adaptasyon maliyetine sahip olduğunu görürüz. Oysa Türkiye gibi henüz 3. hatta 2. sanayi devriminin hakkını verememiş ülkeler için bu iki maliyet söz konusu değildir. Bu yeni üretim teknolojisinin transferi, taklidi, özümsenmesi ve yeniden üretimi ile inovatif üretimleri için mezkur şura, iki gün sonra değil; yarın derhal gerekli adımları atmalıdır. ''Yapısal reformları gerçekleştirmeden sıçramak mümkün mü ?'' sorusunun cevabı ayrı bir yazının konusunu oluşturabilir. Bizim için şuan burada önemli olan, 2. ve 3. sanayi devrimlerini gerçekleştirmek değildir. Bu mümkün de görünmüyor ve olsa dahi bir işlevi olacağı düşünülmemelidir. Zira çağın gereklerine göre Ağır Sanayi Hamlesi'ni yapmak için yoğun mesai harcayan Prof. Dr. Necmettin Erbakan bugün yaşasa, hiç şüphesiz şuan sanayi 4.0 için dertleniyor, çalışıyor olacaktı. Rahmet olsun...
Comments